Sayfalar

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Tatil Bitti




Açık havada, güneş ve toprakla iç içe yaşamak yerine kapalı mekanlarda geçirdiğimiz hayatı küçük bir çocuğa nasıl mantıklı gösterebiliriz?
Leyla tatil alışkanlığıyla uyanır uyanmaz sokağa çıkmak istiyor...

Çocukla tatile gitmek zor gelmişti , ama tatilden dönmek de zormuşşşş...

16 Haziran 2010 Çarşamba

kayıp kuşaklar




bir kayıp kuşak edebiyatı da benden : kendi kuşağımdakiler elli yaşına yaklaştığı için çok paylaşımcı yaşamıyor, yanılıyor muyum?
herkesin önce cep, sonra cepken telaşı yüzünden, iş konuşulmuyorsa birbirini anlamadan dinlediği
kim kimi kimle muhabbetleri, " sen o kadardın, ben bukadardım" geyikleri dönen rakı sofralarından ibaret arkadaşlıklar.

kuşağımdan on yaş daha yaşlılar ise bizi ciddiye almadı, pre-özal kuşağı olarak iki arada bi derede kaldık. ne okuduğumuz kitaplar ilk defa okunuyordu, ne yaptığımız yorumlar ilk oluyordu.
bize öğretilen reçetelere baş kaldırdığımızda "dejenere" olmakla suçlanıyorduk.
kuşağımdan on yaş daha genç olanlar için hayat her zaman daha eğlenceli oldu.
onlar hayatın tadını kendileri için çıkarmayı bildiler. eksik veya fazla olan herşey yalnızca kendilerinindi. bireyciliğin dayanılmaz hafifliğini onlar öğretti.

13 Haziran 2010 Pazar



Sayfalar dolusu gazetelerde nice büyük kafalar rütbeli, kravatlı, gömlekli fotoğraflarında bastırılmış çocukluklarını taşıyor.
Acaba nerde unutuldu o çocuklar?
Ne uğruna sırtımızı dönüyoruz çocukluğumuza?
Parlak renkli oyuncaklara, şekerlere, kedilerin kuyruğuna takılıp koşturmacalara?

Bir gün çocuğunuzu oynaması için götürdüğünüz parkta küçük bir çocuk size :
" amca senin silahın var mı?" derse o zaman durun düşünün; bu çocuk şiddeti ilk kez nerde ve nasıl öğrendi?

Anneler, babalar; şiddet soluyan ve şiddeti yaşatan bir toplum istemiyorsanız ,
çocuklarınıza okul öncesi eğitimi değil sevgi
ve güven eğitimi verin.
Çünkü her türlü duyguyu ailede öğrenen çocuk öfke ve nefreti ailede öğrenirse bir daha asla sevmeyi beceremez, sevildiğini bilmez.

"sessiz sular derindir" almanca ve mantıksız bir deyim; " ağır ol molla desinler" olarak da çevrilebilir:) Ancak şiddete de sevgiye detepkisiz kalmak çağımızda zayıflık ve hastalık olarak niteleniyor, çocuklarımızın sessiz kalmaması için sevgi ve güvenle varolduklarını öğretmeliyiz.

What'll you do when you get lonely
And nobody's waiting by your side?
You've been running and hiding much too long.
You know it's just your foolish pride.

Layla, you've got me on my knees.
Layla, I'm begging, darling please.
Layla, darling won't you ease my worried mind.

I tried to give you consolation
When your old man had let you down.
Like a fool, I fell in love with you,
Turned my whole world upside down.

Eric Clapton

3 Haziran 2010 Perşembe

rahat uyu PİRİNÇ.





birlikte yaşarken günlerimizin nasıl geçtiğini bile düşünmüyoruz.
tek tek aramızdan ayrıldıkça değerini anlıyoruz sevdiklerimizin.
yokluğu varlığından daha çok hissediliyor.
bütün renkli anılar daha canlı şimdi,
rahat uyu PİRİNÇ.

30 Mayıs 2010 Pazar

sokağımız



  • yıllar önce sokağımızın başında bakımsız virane vakıf binalarında yaşayan kiracılar memur veya emekçiydi...restorasyonla birlikte onlar uzaklaştırıldı.
  • daha da önce sokağımızın öte başında odun pazarı bulunurdu, şimdiki evimizin yerinde eskiden mısır tarlası ve bostan vardı...evimizin altında hala bir bostan kuyusu durur.
    arka sokağımızda artık adı anılmayan bir yerli tekstil firmasının indirim mağazasının yerinde müzik ve televizyon yapımcısı bir firma IMAJ satıyor.
  • sokağımızın başındaki eski binaların restorasyonuyla birlikte sokağımızın trafiği de şişti, büyüdükçe büyüdü...sokağımız caddeleşti...artık bir tek yogun trafik olmayan gece saatleri kaldı.
  • sokağımızda yabancı markaların mağazaları açılırken sokağımızda dolaşan tinerciler
    ve işsiz, sahipsiz insanlar çoğaldı...


  • kızımı her sabah çocuk parkına götürürken bütün bu geçmiş yılların hesapsız yıkımı ve plansız yapılanmasıyla değişen kaldırımların üzerine basa basa yürüyorum.

29 Mayıs 2010 Cumartesi




YAŞAMAK TELAŞI

Hiç böyle ısınmamıştım;
Daldaki vişneye,
Vitrindeki aydınlığa,
Salça kokusuna mutfağımın,
Akan dereye, uçan buluta,
Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya.

EDIP CANSEVER