skip to main |
skip to sidebar
ben bir ayırımcıyım!
Bankalar caddesinin ıslak gölgesini bilen, özleyen var mıdır?
Ortaokul ve lise yıllarımızda güne bu caddenin küflü kokusuyla başlardık.
Yıllar geçse de üstünden, bazı kokular ve gölgeler geçmişteki aynı zamana aynı duyguya taşıyıveriyor insanı.
Memleketim insanı"PVC kaplanır, fotokopi çekilir"mobil aracıyla imdadıma yetişmeseydi Dernekler Masası Macera'm hüsranla bitebilirdi. Daha sonra farkediyorum: ırksal savaş açtığımız memleketimin insanı her türlü arada derede işimizi yaptırdıklarımız olup çıkmış.
Karaköy, Eminönü, Mısır Çarşısı, Tahtakale, Sobacılar, Kantarcılar...
başka başka sokaklar, başka dükkanlar, başka kokular , memlektimden başka insan manzaraları.
Bu sokaklarda gerçek insan var: maskesiz, makyajsız, topuklu pabuçsuz, memleketimden kravatsız insanlar. "Takva" filminin mekanlarında dolaşırken görüyorum her renk, her inanış, her kültürden kendi gibi yaşayanların gerçekliğini.Sokağıma, evime
, kendi küçük dünyama dönünce gazete sayfalarında sabun kalıbı gibi bankacı, emlakçı ve sigortacıların fotoğraflarını görüp uyanıyorum: ben bir ayırımcıyım!
Emeğiyle , alınteriyle geçimini sürdürmek için gece gündüz çalışanların karşısında lafla peynir gemisi yürüten memleketim insanlarını dıştalıyorum.
Yaşasın emeğe saygı !
yaşasın emekçinin bayramı !
"Dalgaya kapılmış yosunlarla bir
YanıtlaSilgider gelirsin çakıl taşları gibi
kopmuşsan deniz dibinden"
Arada bir sıyrılıp hayatımızdan bakmak gerekir başka hayatlara...
Ne iyi etmişsin de dile getirmişsin Erkan.