Kentleri ve kentte yaşananları anlatan,
kent yaşamına dokunan şarkılar dinliyorum bir süredir :
İnsan mıdır kente can veren ?
canı kentten mi alıyoruz yaşamak için?
Şarkılarda kişiselleştirip kentle kavga ediyoruz,
bizi üzüyor ya da sevindiriyor yaşadığımız sokaklar,
bizi sorguluyor, yargılıyor, hapsediyor...
kaçıyoruz ama peşimizi bırakmıyor...
Şehirdeki insanların uzaklaştığı özlediği bir geçmişi hatırlatıyor şarkılar:
Şehir suçludur hani hep, vakit yoktur: trafiktir, çocukların ödevleridir
giderek mazeretlerden örülü yalnız bir yaşam kurarız.
Kentler de insanlar gibi giderek yaşamın içinde masumiyetini kaybeder.
Her kentin ayrı bir dinamiği vardır, uymazsan ayakta kalamazsın,
bazen zordur ayak uydurmak şehrin kurallarına,
hele de tutkuluysan , yüksekteyse gözün, korkmayı unutmalısın, yoksa tutunamazsın.
Kentler vardır; duvarlarından utanır, çünkü kurşuna dizilen insanların izi durur hala...bazen zordur ayak uydurmak şehrin kurallarına,
hele de tutkuluysan , yüksekteyse gözün, korkmayı unutmalısın, yoksa tutunamazsın.
Kentler vardır; sokaklarından utanır, çünkü insanlar aşağılanmıştır o sokaklarda...
İnsanın insana ettiklerinden kentler utanır,
sokaklar utanır, duvarlar utanır da...
...insan ne zaman utanır bilinmez?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder